Eğitim Örgütlerinde Tükenmişlik Sendromu

Abstract

Bireyler, hayatın her alanında meydana gelebilecek olan çeşitli zorluklarla her an karşı karşıyadır. Bu zorluklar, bir yandan yaşamın devamı için gerekli olan hayatla başa çıkma enerjisini ortaya çıkarırken, bir yandan da bu enerjiyi tüketerek bireyde çaresizlik ve tükenmişliğe neden olmaktadır. Bundan dolayı kişiler, ilk başta içlerinde var olan örgüte bağlılık ve çalışma isteklerini, zamanla zorluklarla başa çıkma yönünde yetersiz kalmaları ile yitirip mesleklerinde tükenmişlik yaşamaktadırlar. Bireylerin iş yaşamlarındaki stresleri, ortamın getirdiği ya da işlerinin vermiş olduğu zorlukların bir parçası olarak görülse de, eğer birey iş yaşamında kendisini ortaya koymaz ve enerjisini işine aktaramazsa ayrıca birey çevresi tarafından desteklenmezse bu durum zamanla tükenmişliğe dönüşebilmektedir. İnsanlarla yüz yüze iletişimin daha yoğun olarak yaşandığı mesleklerde tükenmişlik durumuna daha fazla rastlanmaktadır. Tükenmişliğin en çok hastane çalışanlarında, eğitim sektörü çalışanlarında ve memur kesimlerinde olduğu gözlemlenmiştir. Tükenmişliğin özelden genele doğru yayılan birçok olumsuz sonucu vardır. İlk olarak bireylerde meydana gelen tükenmişlik onların iş yaşantılarında verimlerinin düşmesine bu yüzden iş değiştirmelerine, işten ayrılmalarına ya da erken yaşta emekli olmalarına neden olurken, tükenmişliğin toplum açısından genel sonucu ise nitelikli iş gücünün kaybına, iş kalitesinin düşmesine ve böylece yüksek oranda ekonomik kayıplara yol açması olacaktır. Yaratılışı gereği sosyal bir varlık olan insanın hayattaki başarısı ve dengesi toplumun etkisine göre şekillenmektedir. Her mesleğin toplumla olan ilişkisi az veya çok iletişimli olarak seyir etmektedir. Makalenin özel amacı kapsamında özellikle iletişimin yoğun olarak yaşandığı bir meslek olan öğretmenlerin yaşayacağı tükenmişliğin eğitimdeki kaliteyi etkilemesi yönünden bu durumun araştırılması ve bu duruma önlemler alınması önemli bir konuyu gündeme getirmek ve gelecek nesilleri etkilemesi açısından ehemmiyet arz etmektedir.

Abstract

Individuals are always faced with various challenges in all areas of life. These difficulties, on the one hand, reveal the energy to cope with life, which is necessary for the continuation of life, on the other hand, they consume this energy, causing desperation and growth in something. Because of this, the groups lose their initial commitment to the organization and their inability to carry out work and cope with the difficulties of the size, and they experience growth in their professions. Although the stress of individuals in their work life is seen as a part of the environment that is included or as a part of the directive given by their work, if a person does not reveal himself in his work life and cannot transfer his energy, and is not supported by the cell environment, it can turn into the progression of this situation. The rate of getting education is higher in occupations where face-to-face communication with people is more intense. It has been observed that burnout is mostly in hospital employment, education sector employees and civil servants. The spread of burnout from the specific to the general has many negative consequences. Graduation, which first appears in families, causes them to change their jobs, quit their jobs or retire at an early age, resulting in a decrease in their productivity in their business life. . Its creation is shaped according to the success of the human being, who is a social being, and the influence of the society. Its relationship with every professional society is more or less communicative. Within the scope of the special purpose of the article, the fact that living, which is a profession that emerges intensively in communication, affects the quality of education, it is important to include and bring this situation into an important scope and to affect future generations.